Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek açısından sorumlu üretim ve tüketim kavramları büyük önem taşır. Bu amaçlara ulaşmanın temel yollarından biri, daha yeşil bir geleceği planlamaktan geçer.
Bugün yaptığımız her tüketim tercihi, gelecekte nasıl bir dünyada yaşayacağımızı doğrudan şekillendirir. Bu nedenle, sorumlu tüketim alışkanlıklarını benimseyerek çevreye, topluma ve ekonomiye olan etkilerimizi pozitif yönde dönüştürmemiz mümkündür.
Gezegenimizin geleceği tehlike altında ve her geçen gün yeşil bir geleceğe dair umutlarımız biraz daha azalıyor. Her yıl 22 Nisan tarihinde dünya genelinde kutlanan Dünya Günü, sürdürülebilir bir gelecek, çevre bilinci ve doğayı koruma konularında farkındalık yaratmayı amaçlıyor.Özellikle kurumsal işletmelerde Dünya Günü’nün göz ardı edilmemesi büyük önem taşıyor. Çünkü bu özel gün, toplumsal sorumluluk anlayışını güçlendirmek, çalışan bağlılığını artırmak ve kurumun sürdürülebilirlik hedeflerini görünür kılmak için değerli bir fırsat sunuyor.Hem insan kaynakları profesyonelleri hem de işverenler, Dünya Günü’nü doğru değerlendirerek çalışanlarına hem verimli hem de keyifli bir gün deneyimi sağlayabilir.Peki nasıl?
Modern çağda doğal kaynakların tükenme hızı giderek artarken, çevresel riskler ekonomik sistemleri ciddi şekilde tehdit eder. Bu doğrultuda şirketler, hem verimlilik hem de çevresel sorumluluk ekseninde yeni ve sürdürülebilir çözümler arayışına yönelir. İşte bu noktada, döngüsel ekonomi yaklaşımı sürdürülebilirliğin anahtarı olarak öne çıkar.
Kadın girişimciliği, son yıllarda iş dünyasının sınırlarını dönüştüren yapısal bir değişimi temsil etmektedir. Üstelik bu dönüşüm, yalnızca ekonomik aktörlerin çeşitlenmesiyle sınırlı kalmaz; üretim modellerinden sosyal etki alanlarına kadar pek çok farklı boyutta kendini gösterir. Özellikle sürdürülebilirlik ekseninde gelişen yeni iş modelleri, kadın girişimcilerin ortaya koyduğu değerlerle yeniden şekillenmektedir.
Geleceği şekillendiren en önemli kavramlardan biri olan sürdürülebilirlik, kaynakları bilinçli kullanarak çevresel, sosyal ve ekonomik dengeleri korumayı amaçlar. Günümüzde şirketler yalnızca kar odaklı değil; aynı zamanda sürdürülebilir bir gelecek hedefiyle hareket ederek yatırımlarını bu doğrultuda şekillendirmektedir.Peki, sürdürülebilirliği anlamak ve hayata geçirmek gerçekten yaşam kalitemizi artırabilir mi? Gelin, ekonomide sürdürülebilirlik kavramının temellerini ve iş dünyasındaki somut yansımalarını birlikte inceleyelim.
Karbon ayak izi nedir sorusuna kısaca “Bireylerin ya da kurumların isteyerek ya da istemsiz bir şekilde atmosfere saldıkları sera gazının ölçütüdür.” şeklinde cevap verilebilir. İnsan faaliyetlerinin çevre üzerinde ne gibi etkilere neden olduğunun belirlenmesi amacıyla kullanılan bu ölçüt, çeşitli formüller aracılığıyla hesaplanır. Karbon ayak izi nedir sorusuna cevap verirken bu kavramın temelde iki farklı türe sahip olduğunu da belirtmek gerekir. Karbon ayak izi türleri, birincil ve ikincil olarak adlandırılır.
Sürdürülebilirlik hareketi, dünya yaşamının devamlılığı için önemlidir. Aynı zamanda bu, yaşamın niteliğini de korur. Sürdürülebilirlik yalnızca geri dönüşüm, su krizi ve hava kirliliği gibi konularla sınırlı değildir. Araç kullanımı gibi daha spesifik konuları da içerir. Dolayısıyla sürdürülebilirlik için şirket aracı kiralamak da dünya için atabileceğiniz adımlardan biridir.