İş yerlerinde her biri ayrı özelliklere sahip çok sayıda çalışan bulunur. Genellikle dışarıya yansıttıkları karakterleriyle tanınan personellerin iç dünyasını tam anlamıyla bilmek mümkün olmaz. Örneğin yüksek performansıyla ön plana çıkan bir kişi, aslında kendisini oldukça yetersiz görebilir. Kişinin başarılarını şansa ve sahtekârlığa bağladığı Imposter sendromu, iş hayatında sıklıkla rastlanan psikolojik olgular arasındadır. Yazının devamında sahtekâr sendromu olarak da bilinen bu duruma dair detayları açıkladık.
Imposter sendromu, bireylerin günlük hayatını ve kariyer yolculuğunu olumsuz etkileyen bir psikolojik olgudur. Elde edilen başarılar hakkında şüphe duyma ve yetkinliğini sorgulama davranışlarıyla kendisini gösterir. Bu sendromu yaşayan kişiler, yetersizlik ve utanç duygularıyla mücadele eder. Toplumdaki ve çalışma ortamındaki saygınlıklarına anlam veremez. Hatta kendisine yöneltilen övgüleri abartılı bulur ve başarılarını tesadüf olarak görür.
Imposter, diğer bir adıyla sahtekâr sendromu, kendisini farklı şekillerde gösterir. Bireylerin travmaları, kişilik özellikleri ve diğer etkenlere göre değişen belli başlı sendrom çeşitleri bulunur. Aşağıda bazı imposter sendromu türleri yer alır.
Imposter sendromu çeşitleri arasında süper kişiler de yer alır. Süper kişiler, toplumsal ve profesyonel rollerini en iyi şekilde oynamaya çalışır. Örneğin iyi bir ebeveyn olmak için gereğinden fazla çaba gösterir. Benzer şekilde arkadaş, eş, öğrenci ve çalışan gibi sıfatlarının tümünde aynı anda başarılı olmayı hedefler. Zaman zaman her göreve yetişmekte zorlanan bu kişiler, tetiklenerek imposter sendromuna kapılır.
Imposter sendromu yaşayanlarda açığa çıkan bazı belirtiler bulunur. Bu sendromdan muzdarip olanları anlayabilmek için söz konusu semptomları bilmekte yarar vardır. Başarılarını kabul etmeyi reddeden kişilerde rastlanan belirtilerden bazıları şunlardır:
Imposter sendromu bulunan kişiler, övgü almaktan rahatsızlık duyabilir. Takdire layık kabul edilmeyi endişe verici bir durum olarak görebilir. Zira bu kişiler, çoğu zaman başarının dikkatleri üzerine çekeceğine inanır. Buna bağlı olarak sahtekârlıklarının da ortaya çıkacağını düşünür.
Daha çok eğitim ve iş hayatında açığa çıkan imposter sendromu, ilk defa 1970’lerde iki psikolog tarafından ele alınmıştır. Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından yapılan araştırma, bu sendroma kariyer sahibi kadınlarda daha sık rastlandığını göstermiştir. Zamanla gerçekleştirilen akademik çalışmalar; üniversite öğrencilerinde, yüksek performans gösteren çalışanlarda ve üst düzey yöneticilerde söz konusu psikolojik durumun yaygın olduğunu ortaya koymuştur.
Imposter sendromunun nedenlerini incelerken karşınıza pek çok faktör çıkar. Bunların başında bireylerin geçmişten getirdiği travmalar yer alır. İlgili alanda yapılan akademik çalışmalar, aile ilişkilerine dikkat çeker. Özellikle aşırı korumacı ve hırslı ebeveynleri olanların ilerleyen yaşlarda bu sendroma yakalanma ihtimali yüksektir. Ayrıca sahtekârlık sendromu, yeni bir göreve başlayan ya da terfi eden kişilerde de açığa çıkabilir. Yeni roller ve çalışma ortamları, bireylerde yetersizlik hissi yaratabilir.
Çalışma ortamında imposter sendromu hem personel hem işveren açısından pek çok sorunu beraberinde getirir. Bireyler, günün önemli bir bölümünü iş yerlerinde geçirir. Dolayısıyla çalışma ortamı koşulları, kişilerin psikolojik durumunda oldukça etkilidir. Başarıları takdir etmeyen ve daima hatalara odaklanan bir kurum, personelin yetersiz hissetmesine sebebiyet verir. Imposter sendromu tetiklenen kişiler, zamanla motivasyonunu kaybedebilir. Buna bağlı olarak iş verimliliği ve sürekliliği gibi konularda sorunlar yaşanması muhtemeldir.
İş hayatında imposter sendromunu önlemenin yolu, çalışma ortamını iyileştirmekten geçer. Bu doğrultuda işverenlerin izleyebileceği farklı yollar bulunur. Kurumsal wellbeing anlayışına sahip şirketler, personellerinin bedensel ve zihinsel iyilik hâlini destekler. Bu şirketlerde çalışanların entelektüel, çevresel, mesleksel, duygusal, finansal ve sosyal açıdan rahat olması hedeflenir. Böylece personelin performansını ve bağlılığını güçlendirmek mümkün olur.
İşveren olarak imposter sendromu ile başa çıkmak için atabileceğiniz birçok adım vardır. Bunların başında personelinize refahını ve çalışma isteğini artıran olanaklar sunmak gelir. Örneğin esnek ve kapsamlı yan haklarla personellerinizin yanında olduğunuzu gösterebilirsiniz. Bunlara; özel sağlık sigortası, yemek ücreti, gıda ve giyim yardımı gibi ekonomik kolaylık sağlayan haklar dâhildir. Ayrıca tatil paketleri, kişisel gelişim aktiviteleri ve başarı/kıdem ödülleriyle de çalışanlarınızın motivasyonunu destekleyebilirsiniz.
Mutlu bir iş ortamı, verimli çalışma ve ortak başarı gibi pek çok kazanımı beraberinde getirir. Çalışan bağlılığı ve memnuniyetinin yüksek olduğu şirketlerde personel değişim hızı düşüktür. Bir diğer ifadeyle, bu şirketlerde çalışanların işe devam etme süresi daha uzundur. Imposter sendromu gibi personelin ruh sağlığını olumsuz etkileyen olgulara karşı önlemler alarak bu kazanımlara ulaşabilirsiniz. Çalışanların bedensel ve zihinsel iyilik hâlini destekleyecek öneriler şunlardır:
Ayrıca personelin başarılarını takdir etme ve sorunlarını çözme gibi adımlar da oldukça önemlidir. Dilerseniz işverenlerin ve çalışanların hayatını kolaylaştıran hizmetler sunan Multinet Up çözümlerinden destek alabilirsiniz. MultiGift Kurumsal Hediye Kartı, personelin motivasyonunu artırmanıza yardımcı olur. Bu çözüm sayesinde çalışanlar, 20.000’i aşkın noktadan gıdadan giyime alışveriş yapma şansı bulur. Şirketiniz ise %45’e varan varan vergi avantajından faydalanır.
Multinet Up Blog’da yer alan içeriğin yalnızca bilgi verme amaçlı olduğunu, hukuki görüş ve tavsiye içermediğini, bilgilerin Multinet Up Blog’un hazırlanma tarihindeki mevzuata dayalı olduğunu ve zamanla mevzuat değişiklikleri ile ilgili kurumların görüşleri çerçevesinde güncelliğini yitirmiş olabileceğini bildiririz.