Günümüzde işletmelerin büyümek ve varlıklarını sürdürebilmek için dijital dünyada yer almaları âdeta zorunludur. Dijital dünya, işletmelere birçok fayda sağlasa da tıpkı fiziksel ortam gibi güvenlik tehditlerine açıktır. Bu tehditleri savuşturamazsanız şirketiniz siber saldırıya uğrayabilir. Bu saldırılara karşı korunmak adına işletmeler için siber güvenlik sağlamak, son derece önemlidir. Siber güvenliğinizi sağlamak için ise başvurabileceğiniz birçok yöntem bulunur. Siber güvenlik yöntemlerini öğrenmek ve uygulamak için içeriği okumaya devam edebilirsiniz.
Kibernetik, evrensel terimini ifade etmek gerekirse Cybernetics, kontrol sistemlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Siber terimi de bu kelimenin kökünden gelir. Siber terimi, bilgisayar sistemleri, ağlar ve dijital ortamla ilgili olan her unsura atıfta bulunur. Bu bağlamda siber güvenlik ise bilgisayar sistemlerinin, ağların ve dijital verilerin kötü niyetli tehditlere karşı korunmasıdır. Bu tehditler, çoğu zaman bilinçli olabileceği gibi sistemdeki açıklardan da kaynaklanabilir.
Siber güvenlik, bilgi güvenliğinin üç temel unsuru (CIA Triangle) olan gizlilik (confidentiality), bütünlük (integrity) ve erişebilirlik (availability) kavramlarından oluşmaktadır. Gizlilik, bir bilginin sadece yetkili kişiler tarafından erişebilmesini amaçlar. Bu bilgilerin yetkisiz kişiler tarafından görüntülenmesini, kopyalanmasını ve değiştirilmesini önlemeyi kapsar. Bütünlük ilkesi, bilgilerin doğru ve güncel olarak tutulmasını ve yetkisiz kişiler tarafından bilgilerin değiştirilmesi veya bozulmasını engellemeyi hedefler. Bilgilerin düzenli olarak yedeklerinin alınması, bilgi bütünlüğünün devamı için önemlidir. Erişilebilirlik, bilgilerin ve sistemlerin yetkili kişiler tarafından ulaşılabilir olmasını amaçlar. Bu ilke felaket kurtarma ve iş sürekliliği gibi işletmenizin devamlılığının sağlanmasında kritik bir rol oynar. CIA üçgeni olarak tanımlanan bu üç kavram, şirketlerin kritik bilgilerini ve sistemlerini korumalarına yardımcı olmak için birlikte çalışan temel güvenlik kavramlarıdır.
Siber güvenlik, modern dijital çağda çok önemli bir yer tutar. Siber güvenlik denildiğinde dijital bütün verilerin teşekküllü bir şekilde muhafaza edilmesi söz konusudur. Dijital güvenlik, bireylerin ve kuruluşların verilerini, bilgisayar sistemlerini, diğer sanal bütün varlıklarını korumayı amaçlar. Siber saldırılar; kişisel bilgilerin çalınması, hassas bilgilerin sızdırılması, iş süreçlerinin aksaması ve hatta altyapının zarar görmesi gibi çok ciddi sonuçlara yol açabilir. Sistem güvenliğini sağlamak, bilgi sistemlerinin güvenilirliğini, bütünlüğünü ve erişilebilirliğini korumak için son derece önemlidir.
Siber güvenlik sadece teknolojik ürünler ile oluşturulan bir güvenlik mekanizması değildir. Siber güvenliği teknoloji, süreç ve insan faktörlerini ayrı ayrı değerlendirerek, bütünleşik bir savunma hattı oluşturulması gerekmektedir. İnsan faktörünün etkilerinin farkındalığını belirtmek için ifade edilen “Siber güvenlikte %100 güvenlik yoktur” kavramı, insanların davranışlarının öngörülemez olmasından kaynaklıdır. Bu 3 zincirdeki en zayıf halka olarak ifade edilen “insan”, siber saldırganların hedeflerinin başında gelmektedir. Çok ciddi yatırımlar sonucunda oluşturulan güvenlik mimarisindeki teknolojik çözümler, insanın yapacağı bir hata sonucu yetersiz kalabilir ve tüm güvenlik mimarisi çökebilir. Bu sebeple, hem sistem mimarisinin güvenliği, hem iş süreçlerindeki yetkilendirilmelerin doğru yapılıyor olması hem de çalışanların tehditlerinin farkındalığı göz önünde bulundurularak oluşturulacak güvenlik politikaları işletmenizin güvenlik seviyesini artıracaktır. Bu savunma mimarisi, siber saldırıların %98’i oranında bir koruma sağlayacaktır.
Siber dünyada birçok farklı tehditle karşılaşmak mümkündür. Siber güvenlik tehditleri, gelişen teknolojiyle beraber sürekli güncellenebilir. Günümüzde karşılaşılan siber tehditlerin başında zararlı yazılımlar gelir. Siber dünyada malware olarak bilinen zararlı yazılımlar, bilgisayar sistemlerine sızar. Örneğin herkesin bildiği virüsler, zararlı yazılımdır. Solucanlar, trojanlar ve fidye yazılımlar (ransomware) da buna örnek olarak gösterilmektedir. Bu yazılımların spyware ve adware gibi türlerine rastlamak mümkündür.
DDoS saldırıları da işletmeler için siber güvenlik tehditleri arasındadır. Servis sonlandırma olarak tanımlanan bu atak tipi, bir ağın veya uygulamanın kapasitesinden daha fazla yük gönderilerek, hedef uygulamanın veya sistemin servis dışı kalmasına yol açar. Böylece saldırı altındaki hizmet veya ağ artık erişilemez hâle gelir. Saldırganlar bu saldırı tipi için binlerce sayıda uç noktayı aynı anda kullanarak bir botnet ağı oluşturur ve hedef noktayla iletişim kurmalarını sağlar.
Dijital dönüşüm sonucunda tüm verilerimiz ve bilgilerimiz dijital ortamlarda tutulmaktadır. Yasalar ve regülasyonlar ile bu verilerin gizliliği ve bütünlüğü işletmeler için zorunlu tutulmaktadır. Siber saldırganlar da bu verileri çalabilmek adına kurumları veya organizasyonları hedef almaktadır. Günümüzde sıkça karşılaşılan siber saldırı tiplerini inceleyelim.
Bir işletme sahibiyseniz büyük olasılıkla uğradığınız siber saldırılar, verilerinize yöneliktir. İşletmeler için siber güvenlik sorunu oluşturan veri saldırı türlerinden ilki, data hırsızlığıdır. Bu saldırı sonucunda kişisel, finansal, ticari ve müşteri bilgileriniz çalınır veya kopyalanır. İkinci yöntem ise veri ifşasıdır. Bu saldırı, müşterilerinizin bilgilerinin afişe edilmesi veya şirket içi belgelerinizin internette yayınlanması gibi sonuçlara doğurabilir.
Üçüncü olarak ise veri bozulması yönteminde, sahip olduğunuz veri şifrelenebilir veya kasıtlı olarak değiştirilebilir. Verileriniz silinerek, bozularak, değiştirilerek veya şifrelenerek bütünlüklerini kaybederler, böylece CIA üçgenindeki kavramlar etkilenmiş olur. Son olarak veri engelleme tekniği ise DDoS atak tipi ile hizmet ağında yoğun bir trafik oluşturulur ve verinin erişilebilirliği saldırganlar tarafından engellenir. KVKK’ya göre veri sorumlusu ve veri işleyenler, her ne olursa olsun verinin güvenliğinin sağlanması için tedbir almak zorundadır. Kişisel verilerin ifşası ve çalınması durumunda veri sorumluları maddi cezalara çarptırılır.
Güvenlik açığı tehditleri, en çok dikkat edilmesi gereken siber saldırı örneklerini içerir. Bu tehditler, sahip olduğunuz bilgisayar sistemi, yazılım veya ağlardaki mevcut olan zafiyetlerden yararlanır. Yaygın güvenlik açığı tehditlerinden ilki, sistem ve uygulama zafiyetleridir. Bu zafiyetlerin başlıca sebebi uygulamaların veya sistemlerin güncel sürümlerin kullanılmamasından kaynaklanmaktadır. Sistemlerinizde yüklü olan uygulamaların ya da işletim sistemlerinin en güncel sürümlerini kullandığınızdan emin olmanız, potansiyel zafiyetlerin önüne geçmesine olanak tanıyacaktır.
Yetersiz veya zayıf parola kullanımı da sisteminize sızılmasını kolaylaştırır. Saldırganlar, kaba kuvvet (Bruteforce) tekniği ile hesaplarınızın şifrelerini kırmayı deneyeceklerdir. Bu durumun yaşanmaması adına hesaplarınızda mutlaka iki adımlı doğrulama (Two-Factor Authentication) yöntemini aktif etmenizi şiddetle tavsiye etmekteyiz.
Siber saldırı türlerinden kimlik hırsızlığı; ad-soyad, adres, telefon numarası, doğum tarihi, sosyal güvenlik bilgileri gibi kişisel verilerin ele geçirilmesidir. Kimlik avı olarak bilinen phishing, en yaygın yöntemlerden biridir. Bu saldırılar; sahte e-posta adresleri, web siteleri veya mesajlar aracılığıyla halihazırda kullandığınız kurumsal veya finansal şirketler taklit edilir ve kimlik bilgilerinizin çalınması hedeflenir.
Keylogger yazılımları da kimlik bilgilerini çalmayı hedefler. Bilgisayar sistemine sızarak kullanıcının klavye girişlerini kaydeden bu yazılım; kullanıcı adı, şifre ve diğer hassas bilgileri çalabilir. Halka açık veya güvensiz Wi-Fi ağları da kimlik hırsızlığı için uygundur. Siber saldırganlar Wi-Fi iletişiminizi dinleyerek gönderilen paketleri açar ve tüm bilgilerinizi görebilmektedir.
Dijital dönüşümün yaşandığı günümüz dünyasında hemen hemen her işletme siber güvenlik tehditleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Zira artık tüm veriler, dijital ortamlarda depolanıyor ve bu verilerin güvenliğinin sağlanması, veri işleyenlerin sorumluluğu altında olmaktadır. Dolayısıyla işletmeler için siber güvenliğin temel düzeyde sağlanması zorunlu bir adım hâline gelmiştir. İşletmelerin kullandığı teknolojilerin bütünleşik yapıları karmaşıklaştıkça ihtiyaç duydukları güvenlik teknolojileri artıyor.
Finans, enerji ve sağlık gibi kritik altyapılara sahip kurumlar, siber güvenlik alanındaki yatırımları diğer işletmelere oranla çok daha fazladır. Bu kurumların sağladığı servislerde yaşanabilecek bir aksaklığın etkisi büyük olacağından siber güvenlik konusu bu kurumların en öncelikli planları arasında yer almaktadır. Siber güvenlik, sadece güvenlik açısından işletmelere fayda sağlamayıp, aynı zamanda şirketlerin sürdürülebilirliği açısından da önem taşımaktadır. İşletmeler hizmet verdikleri sektörlere göre uymak zorunda olduğu regülasyonlar ve kanunlarla bağlı olarak siber güvenlik alanında zorunlulukları vardır. Uyumluluk zorunluluğu olmayan işletmeler de kendi repütasyonları ve hizmetlerinin devamlılığı için de siber güvenlik stratejisi oluşturmak önemlidir.
İşletmeler için siber güvenlik önlemleri almanın sayısız avantajı bulunur:
Siber tehditlerden korktuğunuz için işletmenizi dijital dünyaya açamıyorsanız bu saldırılardan korunmanın farklı yolları olduğunu bilmelisiniz. Siber tehditlerden korunmak için önlemler almak, işletmenizin güvenliğini ve rekabet avantajını artırır. Siber güvenlik önlemlerini aldıktan sonra dijital dönüşümün işletmelere faydalarından yararlanabilirsiniz.
Siber güvenlik tehditleri her geçen gün yenilense de şirketinizi o tehditlere karşı koruyacak yöntemler ve teknolojiler de gelişmeye ve güncellenmeye devam ediyor. Siber güvenliğin temelini oluşturan Gizlilik, Bütünlük ve Erişebilirlik kavramlarını doğru anlamak ve şirket bilgi işlem yapısını bu kavramlara göre oluşturmak en temel güvenlik çözümü olacaktır. Siber güvenlik hem bireysel hem de kurumsal olarak ayrı ayrı bakış açısı ile yapılmalıdır. Kişilerin dijital ortamdaki her bir aksiyonu (Oturum açma, web sitesini ziyaret etme, mail atma, mail okuma vb.) bireysel sorumluluk altında olup, bu aksiyonların bilinçli olarak yaptığımızdan ve her an bir zafiyet oluşturabileceğini farkında olmalıyız. Farkında olmak güvenlik zafiyetlerini yüzde elli oranında azalttığı uzmanlar tarafından söylenmektedir. Bireysel olarak alabileceğimiz bir diğer güvenlik önlemi ise çok faktörlü kimlik doğrulamasıdır. Hesaplarımızda güçlü parolalar kullanıyor olmamız artık yeterli olmamaktadır. Çok faktörlü kimlik doğrulama metodolojisi üç ana kategoriden oluşmaktadır.
Bu üç kategoriyi kullanarak hesap girişlerinizde oluşturacağınız çok faktörlü doğrulamalar sayesinde hesaplarınızda %100 güvenlik sağlayabilirsiniz.
Kurumsal şirketler, sahip oldukları altyapılara göre siber güvenlik stratejileri oluşturmalılar. Bu stratejilerin en başında çalışanların farkındalık düzeylerinin arttırmak yer almaktadır. İnsan Süreç ve Teknoloji üçgenindeki en zayıf halka olan insan faktörünün etkisinin minimize edilmesi adına çalışanların farkındalık düzeylerinin arttırılması gerekmektedir. Teknoloji faktörünün risklerini minimize edilebilmesi için atılacak adımların başında kullanılan uygulamaların ve işletim sistemlerinin güncel versiyonlarının kullanılmasının sağlanması gelmektedir. Güncel olmayan versiyonların kullanılıyor olması kurumlar için büyük risk teşkil etmektedir. Bununla beraber antivirüs, güvenlik duvarı, tehdit algılama ve yanıt verme, log toplama, siber tehdit yazılımları ve varlık yönetimi yazılımları gibi teknolojilerin kullanılıyor olması işletmeler için gereksinim haline gelmiştir. Şirketlerin veya kurumların sofistike saldırıların engellenebilmesi için bütünleşik güvenlik çözümlerinin kullanılıyor olması fayda sağlayacaktır. Birden çok siber güvenlik teknoloji ürününün kullanıyor olması işletmeler için karmaşıklık yaratabilir. Teknolojik olarak konsolidasyon yapılması, hiper bütünleşik yapılarda bile kullanım kolaylığı sağlanacaktır.
Son olarak süreç faktöründeki etkilerin düşürülmesi adına iş akışlarının doğru belirleniyor olması ve yetkilendirilmelerin role bazlı yapıldığından emin olunması gerekiyor. İşletmelerin rol ve yetki matriksinin organizasyon şemasına göre çıkarılması ve kişilerden bağımsız olarak atanması, güvenlik seviyesini arttıracaktır.
Veri yedekleme ve kurtarma planlarının oluşturulması, siber güvenlik temel yöntemlerinden biridir. Verilerinizin kaybolma ve çalınma riskine karşı düzenli aralıklarla kopyalarının farklı bir sistem ortamında tutuluyor olması gerekir. Kurtarma işlemleri ise bir saldırı sırasında veri kaybını önleyecektir. Verilerinizi sadece tehdit altında değil, her zaman yedekli bir şekilde tutuluyor olması gerekmektedir.
Veri yedekleme, hızlı çalışmanıza yardımcı olur. Geri dönüp bakmak istediğiniz verilere erişimi hızlandırır. Hiçbir kayıp yaşamadan iş sürekliliğini korumanıza yardımcı olur. Veri bütünlüğünü sağlar. Ayrıca orijinal verileriniz saldırı sonucu şifrelenirse yedekte duranları kullanmanız mümkün olur.
Siber güvenlik politikaları her bir işletme için zorunluluk haline gelmiştir. Politikalar sayesinde şirket iş akışlarının sürdürülebilirliği sağlanmış olur. Yapılacak aksiyonlar, kullanılacak teknolojiler, rol bazlı yetkilendirmeler gibi bilgilerin adım adım belirlendiği politikalar sayesinde şirket içinden oluşabilecek zafiyetlerin önüne geçilmektedir. Proaktif çözüm sunacak güvenlik politikaları, her işletme için hayati önem taşır. İşletmelerin gelecek stratejilerinin belirlenmesinde de etkin rol oynayan güvenlik politikaları, saldırı veya tehdit anında hangi aksiyonların alınması gerektiğini de göstermektedir.
Oltalama saldırıları, günümüzde işletmeler için ciddi bir tehdit oluşturan siber saldırı türlerinden biridir. Bu saldırılar, sahte veya yanıltıcı e-postalar aracılığıyla çalışanların veya kuruluşların hassas bilgilerini ele geçirmeyi amaçlar. Bu nedenle, işletmelerin ve bireylerin oltalama saldırılarına karşı dikkatli olmaları kritik öneme sahiptir. Şirket içi eğitimlerle çalışanların oltalama saldırılarını tanıması ve şüpheli e-postaları doğru bir şekilde değerlendirmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, güvenlik yazılımlarının düzenli olarak güncellenmesi ve güçlü şifrelerin kullanılması gibi önlemler alınarak, oltalama saldırılarına karşı koruma sağlanabilir.
Oltalama saldırılarına karşı dikkatli olmak, işletmelerin siber güvenlik stratejilerinin temel bir parçasıdır. Çalışanların ve yöneticilerin bu saldırıları tanıyıp rapor etmeleri için güvenlik bilincinin artırılması önemlidir. Ayrıca, e-posta iletişiminde çift doğrulama kullanımı gibi ek güvenlik katmanları da etkili olabilir. Bunların yanı sıra, işletmelerin siber güvenlik politikalarını düzenli olarak gözden geçirmesi ve güncellemesi, oltalama saldırılarına karşı daha etkili bir savunma sağlayabilir. Oltalama saldırılarına karşı alınacak önlemler, işletmelerin veri güvenliğini ve itibarını korumak için hayati öneme sahiptir.
İşletmelerin siber güvenlik teknolojilerini kullanıyor olması, ağ trafiğini aktif olarak incelemesine, log kayıtlarının analizinin yapılmasına ve tehditlerin anlık olarak yakalanmasına olanak tanır. Sistemin aktif olarak takip ediliyor olması, farkındalığı artırır. Farkındalık artarsa da güvenlik seviyesi üst düzeye çıkar ve saldırılara karşı önlemler alınır.
Eğer büyük bir işletmeniz, karmaşık veri altyapınız ve hassas bilgiler taşıyan sistemleriniz varsa mutlaka bir siber güvenlik uzmanıyla çalışmanız gerekir. Çünkü siber güvenlik uzmanları, güncel tehditleri ve saldırı yöntemlerini tanırlar. Doğabilecek her türlü riske karşı önlem almayı başarırlar. Bir saldırı anında sistemi nasıl savunmanız gerektiğini bilirler. Güncel teknoloji ve siber trendlerini devamlı takip etmeleri de sizin için avantaj sağlar. İşletmenizin siber güvenlik risklerinin farkına varmak ve bu riskleri minimize etmek adına güvenlik danışmanlığı desteği için Securevent sayfasından uzmanlarımız ile iletişime geçebilirsiniz.