Kötü niyet tazminatı, işverenin kötü niyetli eylemlerde bulunması sonucunda işçinin zarar görmesi ve işinden olması halinde işçi tarafından talep edilebilen bir haktır. Eğer bir işçi iş güvencesinden yararlanamıyorsa ve haksız fesih gerçekleştirilirse işveren, bildirim süresinin 3 katı tutarında kötü niyet tazminatı ödemek durumundadır.
Kötü niyet tazminatı, iş güvencesi bulunmayan ve belirsiz süreli olacak şekilde iş sözleşmesi ile çalışan işçiye ait iş sözleşmesinin işverence kötü niyet ile feshedilmesi sonrasında işçiye ödenen tazminattır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesinde açıkça yer almaktadır. Kötü niyet tazminatının hukuki temeli şu şekildedir:
"18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.
Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 32 nci maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur."
Kötü niyet tazminatı, temel olarak işçiyi korumak amacıyla uygulanır. İş güvencesi kapsamında bulunmayan işçilerin kötü niyet ile işveren tarafından işten çıkarılmasını engellemek, işçinin korunması adına son derece önemlidir. Kötü niyet tazminatı nedir, tazminatın gerekliliği nelerdir soruları kapsamında gereklilik adına şu maddelerin öne çıktığını söylemek mümkündür:
Kötü niyet tazminatı, kötü niyet ile işverenin iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ortaya çıkar. Aşağıdaki gibi sıralanabilen gerekçeler, kötü niyete örnek olarak verilebilir:
Bunların yanı sıra işçinin yasa ve mevzuatlardan doğan hakkını kullanması, işçinin ücret alacaklarını istemesi, işçinin sendika tarafından düzenlenen toplantılara katılması; kötü niyet örnekleri arasında yer alır.
İlk etapta kötü niyet tazminatı almak isteyen çalışanın arabulucuya başvurması zorunludur. Arabulucu aracılığı ile sorun çözülemez ve anlaşma sağlanamazsa arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarih itibarıyla çalışan, konuyu mahkemeye taşıyabilir.
İş Mahkemesinde ya da işçinin bulunduğu yerde İş Mahkemesinin bulunmaması halinde Asliye Hukuk Mahkemelerinde tazminat davası açılır. Ayrıca davanın açılma süresi ile ilgili İş Kanunu’nda herhangi bir süre belirtilmediği için işçi, bu konuda özgürce hareket edebilir.
İşçi veya işçinin avukatı tarafından kötü niyet tazminatı dava dilekçesi oluşturulmalıdır. Dava dilekçesinde işçinin işe giriş ve çıkış tarihleri, işten çıkarılma sebebi, işverenin kötü niyetli olduğuna dair çeşitli deliller ve talep edilen tazminat miktarı yer almalıdır.
Kötü niyet tazminatının alınabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Fakat ilgili yasada kötü niyet kavramının sınırları net bir şekilde belirlenmemiştir. Bu nedenle hangi durumların kötü niyet sayıldığına dair somut karşılıklar bulunamayabilir. Bununla birlikte tazminatın hak edilebilmesi için aşağıdaki gibi sıralanabilen şartların karşılanabiliyor olması gerekir:
Belirtilen hususların her biri, tazminat durumunun oluşabilmesi için gereklidir. 30’dan az sayıda işçi çalıştıran bir iş yerinde çalışmak, işçinin iş güvencesine sahip olmaması anlamına gelir. Bununla birlikte bir iş yerinde 6 aydan kısa süreli çalışmak da işçinin iş güvencesi dışında olması anlamına gelir. Ayrıca iş sözleşmesinin süresinin belirsiz olması, iş akdinin işveren tarafından kötü niyetle feshedilmesi; tazminatın alınabilmesini sağlar.
Kötü niyet tazminatı, kötü niyetle işten çıkarıldığını düşünen ve iş sözleşmesi belirsiz süreli olan işçiler tarafından talep edilebilir. Fakat işçinin kötü niyetle işten çıkarıldığını ispat etmesi son derece önemlidir. Somut vakıalarla kötü niyeti kanıtlayamayan işçi, tazminattan faydalanamaz.
Kötü niyet tazminatının nasıl hesaplanacağı İş Kanunu’nda açık bir şekilde belirtilmiştir. İş Kanunu madde 17/4, kötü niyet tazminatının hesaplanmasına dair şu ibareleri kullanır:
“İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.”
Bu kapsamda işçinin çalışma süresi belirlenmelidir. İşçinin çalışma süresine göre hesaplanacak bildirim süreleri üzerinden hesaplamanın yapılması olanaklıdır. İş Kanunu madde 17’de bildirim süreleri, işçinin kıdemi alınarak düzenlenmiş olup bu konu, aşağıdaki gibi ifade edilir:
Kötü niyet tazminatı hesaplama konusunda, belirtilen hususlar ön plana çıkmakta olup ilgili kanunda yer alan maddeler uyarınca hesaplama yapılması oldukça önemlidir. İhbar bildirim sürelerine dair ücretin 3 katı olacak şekilde tazminat hesaplanır.
Kötü niyet tazminatına dair yasal düzenlemelerin tamamı 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alır. Kötü niyet tazminatı ne kadar, kötü niyet tazminatı yargıtay kararları ve daha pek çok husus; kanunda detaylı bir şekilde bulunur.
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı başta olmak üzere pek çok konu hakkında Multinet Up üzerinden detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Uyarı: Multinet Up Blog’da yer alan içeriğin yalnızca bilgi verme amaçlı olduğunu, bilgilerin Multinet Up Blog’un hazırlanma tarihindeki bilgilere dayanarak hazırlandığını ve bilgilerin daha sonra değişebileceğini unutmayınız!