İş yerinde yaşanan kazaları çoğu zaman bireysel bir talihsizlik olarak görürüz. Ancak bu tür olaylar; aynı zamanda işverenin sorumluluklarını, çalışan haklarını ve iş güvenliği standartlarını da doğrudan ilgilendirir. Günümüzde kazaların önlenmesi adına alınan tedbirler kadar iş kazası bildirimi süreçlerinde de doğru prosedürlerin izlenmesi, büyük bir hassasiyet gerektirir. Böylelikle çalışanların tazminat hakları güvence altına alınırken işverenler de hukuki sorumluluklarını doğru bir şekilde yerine getirmiş olur.
İş kazası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile tanımlanmıştır. Bu kapsamda iş yerinde veya işverenin verdiği bir görevi yerine getirirken meydana gelen, çalışanı fiziksel ya da ruhsal olarak etkileyen tüm olaylar, iş kazası olarak kabul edilir.
İş kazalarına sebep olan durumlar, iki ana gruba ayrılır. Bu kategoriler, insan kaynaklı ve çevresel/teknik faktörler sebebi ile gelişen kazaları kapsar. Aşağıda konuya ilişkin önemli noktaları sıraladık:
İnsan Kaynaklı Faktörler:
Çevresel ve Teknik Faktörler:
İş kazalarının kayda değer bir bölümü, iş güvenliği standartlarına uyulmamasından kaynaklanır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, bu tür nedenlerin ortadan kaldırılmasını işverenin yasal yükümlülükleri arasında sayar.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre bir olayın iş kazası sayılabilmesi için şu koşullardan en az birinin sağlanması gerekir:
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, iş kazası kapsamını yalnızca iş yerindeki olaylarla sınırlamaz. Çalışanın görevini yerine getirirken maruz kaldığı riskler ve kazalar da bu kapsama dâhil edilir.
İş kazaları hem mağdur çalışan hem de işveren tarafları açısından yıpratıcı bir sürecin habercisi olabilir. Ancak doğru bir kriz yönetimi ile bu zorlu dönemin her iki taraf açısından da daha az sorunla geçmesi sağlanabilir.
Kazanın ardından tüm adımların eksiksiz bir şekilde uygulanması, yasal süreçlerin her iki taraf açısından da sorunsuz ilerlemesinde büyük rol oynar. Ayrıca ileride yaşanabilecek benzer kazaların önüne geçilebilmesi adına tedbirlerin artırılması gerektiği de unutulmamalıdır.
İş kazası raporunun eksiksiz ve doğru bilgilerle doldurulması, söz konusu belgenin ileride doğabilecek hukuki süreçlerde delil niteliği taşıması açısından son derece önemlidir. Ayrıca iş kazası tutanağının iş yerinde saklanması ve gerektiğinde ilgili resmî kurumlara sunulması gerektiği de unutulmamalıdır. İlgili belgede şu bilgiler yer almalıdır:
SGK iş kazası tutanağı, kazanın nedenlerini analiz etmek ve benzer olayların tekrarını önlemek için alınacak iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin belirlenmesinde de yol gösterici olacaktır.
İşveren, kazayı öğrendiği tarihten itibaren en geç üç iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna iş kazası bildirim yapmak zorundadır. İşlem, İş Kazası Meslek Hastalığı e-Bildirim sayfası aracılığıyla yapılabilir. Kazanın ciddi bir yaralanma veya ölümle sonuçlanması hâlinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına da yazılı bildirim yapılmalıdır.
Bildirimi desteklemek için iş kazası tutanağı hazırlanmalı, tanık ifadeleri kaydedilmeli ve kazazedenin sağlık kuruluşlarından aldığı raporlar dosyaya eklenmelidir. Çalışanın sigorta durumu da mutlaka belirtilmelidir. Zira bu bilgiler, kazanın ardından sağlık giderlerinin karşılanması için gerekli olacaktır.
İş kazası sonrası dava açmak isteyen çalışan veya hak sahiplerinin iş mahkemesi için bir dava dilekçesi hazırlaması gerekir. Kazanın tarihi, oluş şekli, kusur oranları ve talep edilen haklar gibi bilgiler, iş kazası dava dilekçesinde yer almalıdır. Ayrıca dilekçe ile birlikte iş kazası tutanağı, SGK bildirim belgeleri, tanık ifadeleri ve sağlık raporları gibi delillerin de sunulması gereklidir.
İş kazası bildiriminin yasal süre içinde yapılmaması hâlinde işverenler, idari ve mali yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Bildirim yapılmadığı takdirde SGK tarafından idari para cezası uygulanır. İş kazası bildirmeme cezasının miktarı, iş yerinin tehlike sınıfına ve çalışan sayısına göre değişiklik gösterebilir. Kaza sebebi ile iş göremezlik raporu alan çalışana ödenen geçici ödenek de işverenden tahsil edilir.
Söz konusu hukuki süreçlerde zaman aşımı süresi, talep edilen hakka göre değişiklik gösterebilir. İş kazası zaman aşımı, olayın yaşandığı tarih itibarıyla 10 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak bu süre, ceza davası gerektiren durumlarda daha farklı değerlendirilebilir. Ayrıca işverenin kastı veya ağır ihmali söz konusuysa zaman aşımı süresi yeniden ele alınabilir.